Stil Kılavuzu Çeviri Projeniz Açısından Neden Önemli?
Stil kılavuzu tüm çevirilerinizi, markanızın sesini yansıtacak şekilde bir arada tutan bir yapıştırıcıdır. İçeriklerinizi farklı ülke ve bölgelerde birden çok hedef kitle için yerelleştirmiş olsanız da markanız için benzersiz bir küresel imaj oluşturmanızı sağlar.
Stil kılavuzu, çevirmenlerin ve dilbilimcilerin projeniz üzerinde çalışırken uymaları gereken bir dizi şirket içi kuralı kapsar. Çeviri karmaşık bir süreçtir, bu yüzden çevirmenlerin bir stil kılavuzu olmadan markanız açısından önemli unsurları takip etmesi zorlaşır. Sonuç olarak içeriğiniz tutarsız olacak ve markanızın kişiliğini yansıtmayacaktır.
Hedef kitleniz kolayca kafa karışıklığı yaşayabilir ve en nihayetinde bir marka olarak kim olduğunuz ve neyi temsil ettiğiniz konusunda yanlış bir mesaj verebilirsiniz. Ayrıca stil kılavuzu, beklentilerinizi iletmenize yardımcı olurken dilbilimcilerin vaktinde mükemmel sonuçlar ortaya koymasını kolaylaştırır. Stil kılavuzuna yatırım yapmanın diğer bazı faydalarından bahsedelim.
1. Tutarlılık
Bir stil kılavuzunuzun olmasının getirdiği en bariz fayda, çeviri tutarlılığı sağlamaktır. Stil kılavuzu, yazarın ton ve üslubundan Oxford virgülü gibi dil bilgisi sorunlarını nasıl ele aldığınıza kadar markayla ilgili her şeyi kapsar.
Her dilde belirsizlikleri vardır; bu yüzden çeviri ve yerelleştirme ekibinizin çeşitli içeriklerinizde mutlaka aynı dil bilgisi kurallarını uygulamasını istersiniz. Birçok dilde konseptleri cinsiyet kriterlerine göre ifade etmek için farklı yollar vardır, bu yüzden belirsizliklerden kaçınmak için mutlaka bir kural belirleyin.
Aynısını sayıları yazarken, resmi başlıklar atarken ve noktalama işaretlerini kullanırken yapın. Örneğin bazı markalar içeriklerinde ünlem işareti görmekten hoşlanmaz. İçeriğinizde belirli sözcüklerin kullanılmasını istemiyorsanız bunu projenin başında mutlaka belirtin.
Japonca veya Korece gibi birden çok resmiyet seviyesinin bulunduğu dillerde dilbilimcilerin içerikleriniz için hangi üslubu kullanması gerektiğini netleştirmeniz gerekir. Aksi takdirde, pek resmi görünmeyen internet sitenizde çok resmi pazarlama içerikleriyle veya tam tersiyle karşılaşma riski söz konusu olabilir.
Böyle bir durumda potansiyel uluslararası müşterileriniz bir işletme olarak kim olduğunuzu veya markanızı pazarda nasıl konumlandırdığınızı anlamayacaktır. Bu küçük bir detay gibi görünebilir; fakat Asya kültürlerinde büyük fark yaratır.
Son olarak tutarlılık, terminolojinin çeşitli içerik türlerinde doğru şekilde kullanılması anlamına gelir. Ürün veya yöntemlerinizin isimleri için patentleriniz veya ticari markalarınız varsa çevirilerine ilişkin yönergeler belirleyin. Bazen hedef dilde olumsuz bir anlam yaratmadıkları sürece isimleri çevirmemek daha iyidir.
Daha tutarlı olmak için markanın sesini, formaliteyi ve terminolojiyi açıklarken olabildiğince dolambaçsız bir üslup kullanmaya çalışın. Çeşitli durumları ve kelimelerin farklı bağlamlarda nasıl kullanılmasını istediğinizi açıklamak için örnekler vermek en iyi yöntemdir.
2. Verimlilik
Stil kılavuzunuz varsa çeviri ve yerelleştirme ekiplerinizle iletişimi akıcı bir şekilde gerçekleştirirsiniz. Stil kılavuzu sayesinde projede görevli dilbilimciler, kendilerinden bekleneni bildikleri için çeviri süreci kolaylaşır. Açık yönergeler, insanların yaptıkları işten emin olmasını sağlayacağından grup içindeki stresi azaltır. Çevirmenleriniz bağımsız olarak daha iyi çalışır, teslim tarihlerine uyarken azami çeviri verimliliğine ulaşırsınız.
Kılavuzlar gereksiz işleri azaltır, böylece dilbilimciler ve yerel içerik üreticileri, çalışma saatlerini araştırmayla harcamak yerine bilgiye hızlı bir şekilde ulaşarak ellerindeki işe odaklanır. İçeriğinizi yerel düzeydeki hedef kitleler için daha erişilebilir kılmak için transkreasyon yaparsanız stil kılavuzu yaratıcılık için mükemmel bir çerçeve oluşturur.
Bunun da ötesinde, halihazırda bir stil kılavuzunuz varsa yeni başladığınız bir çeviri projesinde tekrar tekrar aynı konuşmaları yapmanız gerekmez. Kılavuzu iletmeniz yeterli olurken projede görevli dilbilimciler size yalnızca ekstra soruları olursa geri döner.
Stil kılavuzunuz, bir çeviri projesine başladığınızda yönetimsel süreçleri hızlandıran bir kaynak haline gelir. Portföyünüze yeni diller eklemeye karar verdiğinizde de ek kılavuzlar oluşturmak için önceki kılavuzlarınızdan ilham alabilirsiniz.
İşin sırrı stil kılavuzunun güncel ve markanızla ilişkili kalmasını sağlamaktır. Küresel ölçekte ne kadar büyürseniz kılavuzlarınız yeni kitleleri ve kültürel içgörüleri kapsayacak şekilde o kadar değişime uğrayacaktır. Hedef pazar ve kitleye uygun hareket ettiğinizden emin olmak için markanızın sesini ve üslubunu yılda bir veya iki yılda bir analiz etmeli ve güncellemelisiniz.
3. Açık Mesajlaşma
Çeviriler için stil kılavuzu kullanmanın diğer bir avantajı, birçok platformda çeşitli dillerde net mesajlar yazabilmenizdir. Bu şekilde sosyal medya mesajlarınız, e-posta içerikleriniz, web siteniz ve hatta teknik belgeleriniz aynı şeyleri ifade edecektir.
İngilizce, İspanyolca veya Fransızca gibi birçok versiyonu ve lehçesi olan dilleri düşünün. Stil kılavuzu, içerik oluşturma sürecine katılan herkesin aynı kuralları izleyip aynı dili konuşması için hangi versiyonu/versiyonları tercih ettiğinizi açıklar.
Son olarak stil kılavuzları, büyük ekiplerin içerikleri aynı hedef kitleye uygun hale getirmesini sağlar. Kuralları mutlaka kitlenizi göz önünde bulundurarak yazın. Yaş grubu, kültürel birikim, eğitim ve alışkanlıklar gibi unsurlar markanızın kimlere hitap ettiğini etkileyebilir; bu yüzden tüm bunların kılavuzda açıklandığından emin olun. Aksi takdirde içeriğiniz kitlenizin beklentilerini karşılamayacak ve insanlar içeriğinizi okumayacaktır.
Özetle:
Stil kılavuzu, çevirmenlerin en kaliteli içeriği sunmasına ve markanızın sesini birçok dilde korumasına yardımcı olur. Bunun gerçekleşmesi için çeviri ve yerelleştirmeyi etkileyebilecek tüm unsurlardan bahsetmeniz gerekir. Bunların arasında markanın üslubu, mesajlaşma ve terminoloji, kaçınılması gereken sözcükler ve noktalama işaretleri, dil bilgisel belirsizlik örnekleri, cinsiyete yer veren dil, resmi unvanlar ve sayıları ele alan yönergeler, hedef dilin bölgelere göre farklı diyalektleri ve markanız açısından önemli ayrıntılar (bunlarla sınırlı olmamak üzere) yer alır.
Son olarak çevirmenlerinizin kendilerinden ne beklediğinizi anlamaları için mutlaka kılavuzu takip etmeyi kolaylaştıracak örnekler verin.
İngilizce çeviri hizmetini ister bir makale çeviri hizmeti için bireysel olarak, ister yabancı müşterilere doğru pazarlama metinleri veya faaliyet raporuyla hitap etmek isteyen bir işletme olarak talep edin; yetkin bir kadroyla çalışmak çok önemli.
Ticari işletmeler, makine çevirisi alanındaki baş döndürücü gelişmelere paralel olarak İngilizce çeviri için sadece makine çevirisi kullanma veya en uygun çeviri fiyatı arama hatasına düşebiliyor. Ancak otomatik çeviri aslında İngilizcede yaygın olan “lost in translation” durumuna; yani tercümenin özünde bulunan çok fazla unsurun kaybolmasına yol açabiliyor. Hatta buradaki İngilizce çeviri hedeflenenin aksine kafa karıştırıcı veya belirsiz anlamlar taşıyan bir içeriğe neden olabiliyor; bu da hedef kitle ve müşterileri, daha onlarla tanışmadan kaybetmek anlamına gelebiliyor.
12 yıldır doğru İngilizce çeviri hizmetleri sunan bir kadro olarak Türkçe-İngilizce çeviri ve İngilizce-Türkçe çeviri hizmetlerinde nitelikli sonuçlar için bazı ipuçlarını paylaşmak istedik
İngilizce Çeviri=Kısa ve Özlü İfadeler
En nihayetinde İngilizceye çevrilecek bir içerik yazıyor ve yazdırıyorsanız bu küçük adım, büyük bir fark yaratabilir. Cümlelerinizi kısa tutmak ve yalnızca tek bir düşünce, konuyu ve eylemi içerecek şekilde yazmak tercüme edilmesini kolaylaştıracaktır. Türkiye’deki müşterilerin isim ve sıfat tamlamalarıyla yetinmeyip fiilimsi yapılar ve diğer dil unsurları kullandığınızda İngilizce çeviri içinden çıkılmaz hale gelmeye başlar. Buna bir de edilgen cümleler eklenirse çok basit “İngilizce çeviri” işi çok fazla tartışmaya yol açabilir.
Bu örnek, İngilizce çeviri açısından sade anlatımın önemini vurguluyor.
Profesyonel Çeviri tarifemizde görevlendirdiğimiz editörler ve transkreasyon hizmetinde iş birliği yaptığımız anadil editörleri, pazarlama odaklı belgelerde kelimesi kelimesine çeviriden kaçındığı gibi, istenen etkiyi yaratmak için cümle bazlı çeviriden de uzaklaşır. Yani dil uzmanlarımız, yıllara yayılan deneyimi sayesinde, birkaç yan cümleden oluşan büyük bir cümleyi etkili bir anlatım için ayrı cümlelere dönüştürebilir.
İngilizce Çeviri Projelerinde Terim Yönetimi
Bir dilde cümleler arasındaki farklılıklar çok önemli görünmese de ilgili metni başka bir dile çevirdiğinizde metnin anlamını tamamen değiştirebilir. Örneğin, “resistance”, “resilience” ve “robustness” ifadelerinin geçtiği bir kurumsal metni düşünün. Genellikle İngilizceden Türkçeye geçen bu kavramlar bir süre sonra standart ifadelere dönüşürken İngilizceye çevirisi bile aynı kolaylıkta olmayabiliyor. Özellikle bu terimlerle çok haşır neşir olmayan çevirmenler “direnç”, “direniş”, “dayanıklılık”, “güçlü olma”, “sağlamlık” gibi birbirinden farklı karşılıkları keyfi olarak kullanabiliyor.
Aynı durum parsel, ada, imar planı gibi teknik terimlerin kullanıldığı bir şartname ve temyiz ve istinaf gibi hukuki terimlerin sıkça tekrarlandığı bir sözleşme için de geçerlidir. Doğru terim yönetimi, hayat kurtarır 🙂
Dile Nüanslarını ve Kültürel Farklılıkları Kavramak
İngilizce çeviri açısından başlı başına teknik bir konu olan ve disiplin gerektiren terim yönetimini aşan bu adım, sübjektif dil yaklaşımını ölçülü bir şekilde uygulamayı gerektirir.
Hemen dil nüansları ve kültürel farklılıklarla ilgili somut örnekler verelim:
“Değerli Yatırımcılar, kıymetli iş arkadaşlarımız” şeklinde başlayan bir genel müdürü mektubunu İngilizceye iki hitap ifadesi ile aktarmak ne derece doğrudur?
“Elimizden geleni yapacağız” ifadesi her seferinde “We will do our best” midir, yoksa “We will spare no efforts…” ifadesi aslında mesajın İngilizce okur kitlesine doğru vurguyla aktarılmasını mı sağlar?
İngilizceye yüzyıllar önce giren “yoğurt” kelimesine karşılık yeni bir ürünü nasıl aktarmalıyız? Örneğin, kadim kültürümüzde “döner” olarak bilinen yemek “gyro” diye aktarılabilir mi?
Başta büyük bir sorun değilmiş gibi görünen nüanslar ve kültürel ifadeler, İngilizce çeviri açısından bambaşka sonuçlara yol açabilir. Hatta kaliteli bir çeviri, sırf bu ayrışmalardan ötürü yoğun bir eleştiriyle karşılaşabilir. Burada çeviri ajansının müşteriyle doğru bir iletişim kurması ve sorun teşkil edebilecek her bir kullanıma kültürel lenslerden bakması kritik önemdedir.
İngilizce Çeviri ve Edilgen Cümleler
Türkçe, edilgen cümle yapısıyla ün salmış bir dildir. Belki bunun sorumluluğu bir başkasına devretmek veya ön plana çıkmaktan kaçınmak şeklindeki bir bilinçaltının tezahürü olduğunu söylemek kolay değil; ancak neredeyse tüm metinlerimizde edilgen yapı görmek mümkün.
“Şirket tarafından gerçekleştirilen etkinlikte ödüller genel müdür tarafından takdim edildi ve sonrasında kurdele kesildi” gibi bir cümleyi İngilizceye birebir aktarmak hedef dil okuruna, Türkçe tercümesi “çeviri kokan” metinlerdeki gibi bir his yaşatacaktır.
Lingopia, düzenli çeviri hizmeti sunduğu kurumsal müşterilerini edilgen yapıdan uzaklaşma politikasına yönlendirir.
Stil Kılavuzu Kullanmak
Profesyonel çeviri kapsamında en çok önemsediğimiz konulardan biri stil kılavuzu kullanımı. Doğru ve tutarlı çeviriler için olmazsa olmaz bu kaynağı birçok yayın tarafından sunulan örnekleriyle inceleyebilirsiniz. Peki, stil kılavuzu ne işe yarar?
Örneğin, Amerikan İngilizcesinde tarihler ay, gün ve yıl sıralamasıyla yazmak mümkündür. Dolayısıyla, 2 Ekim 2018 gibi bir tarihi 10-2-18 gibi kısalttığımız doğrudur. Ancak aynı sıra diğer dillerde kullanılmaz. Dünyadaki birçok ülkede günü, ay ve yıl sıralaması kullanılır. Yani yukarıdaki kısaltılmış tarih olan 10-2-18, aslında 10 Şubat 2018 olacaktır.
Stil kılavuzu tarih, kısaltma, ölçü birimi gibi birçok dil alternatifinin doğru kullanılmasını sağlar.
Elbette İngilizce çeviri için paylaştığımız bu ipuçları, doğrudan profesyonel çeviri hizmetleri sunmak için yeterli değildir. İngilizce başta olmak üzere tüm dillerde proje yönetimi, çeviri ve düzelti süreçlerinin uzman bir ekiple planlanması gerekir. Web sitesi çevirisinden, hukuki çeviriye, akademik çeviriden medikal çeviriye tüm tercüme talepleriniz için hizmet sunan profesyonel bir ekiple çalışıyor. Hemen teklif isteyin!
Mütercim-tercümanlık, bir öğrencinin yeni adıyla bir çeviribilim bölümünde dört yıllık öğrenimini tamamladıktan sonra yazılı veya sözlü çeviri işini icra etmesine denir. Artık yazılı çevirmen olarak ifade ettiğimiz mütercimler, zamanla geliştirdikleri uzmanlık alanlarına istinaden akademik çeviri, hukuki tercüme, medikal çeviri gibi alanlarda çalışırken, tercümanlar günübirlik veya proje bazlı görevlendirilen sözlü çeviri uzmanlarıdır. Mütercim-tercümanlık, dört yıllık bir öğrenim mi gerektirir? Her iki branşında da rahat çalışma koşulları sunar mı? Bu bölümden mezun olanlar hangi sektörlerde çalışır? Bu yazımız, mütercim-tercümanlık hakkında bazı temel bilgileri sunarken nüanslara da vurgu yapmayı amaçlıyor.
Nasıl Mütercim veya Tercüman Olunur?
Mütercim-tercümanlık için en az bir lisans derecesinin tamamlanması beklenir. Öte yandan, farklı sektör uzmanlıklarına rağmen dil yeterliliğinden ötürü bu işi icra etmek isteyen uzmanların performanslarına bakılır. Ancak Türkiye Konferans Tercümanları Derneği gibi sektör temsilcisi STK’lara üyelikleri mümkün olmaz.
Mütercim-Tercümanlık ve Çalışma Alanları
Mütercimler için neredeyse her türlü mekan çalışma alanı olabilir. Yazılı çeviri projelerinde yer alan mütercimler genelde evlerinden çalışır. Öte yandan sözlü çeviri yapan tercümanlar okul, hastane, mahkeme salonu, toplantı odası ve konferans merkezi gibi birbirinden çok farklı ortamlarda çalışır. Öte yandan, pandemiyle birlikte simultane çeviri hizmetleri zoom çeviri modülü üzerinden sunulmaya başladığı için tercümanlar da uzaktan çalışan dil uzmanları haline gelmiştir.
Mütercim-Tercümanlık Kazançlı Mı?
Yazılı ve sözlü çeviri işleri üstlenen kişilerin aldıkları ücretler yetkinliklerine, doğrudan müşteriyle veya bir ajansla çalışmalarına ve hatta yaşadıkları şehre göre bile farklılık gösterir. Ülkemizde son yıllarda tüm bölümlerde olduğu gibi çeviribilim mezunları da artmakta; ancak tüm yeni meslek uzmanlarına yetecek iş hacmine ulaşılamamaktadır. İş hacmi ve ücretlendirmede Avrupa Birliği süreci, Türkiye’nin dış politika konjenktürü gibi birçok faktör rol oynamaktadır.
Gelecekte Mütercim-Tercümanlık
ABD İstihdam İstatistikleri Bürosu‘na göre, çeviri uzmanlarının istihdamının 2019’dan 2029’a yüzde 20 artacağı tahmin edilmektedir. Küreselleşme, İngilizce dışı dillerdeki çeviri talebi artışı ve teknolojik imkanlar istihdam artışını tetikleyecektir. Öte yandan yeni çeviri trendlerine göre, makineler tercüme hizmetini ortadan kaldırmayacak; daha ziyade insanların daha az emekle daha çok çeviri ürettiği bir süreci iyileştirmeye devam edecek.
Mütercim-Tercümanlıkta Öne Çıkan Nitelikler
İş becerileri: Mütercim ve tercümanlar serbest çalışmaları durumunda, finansal ve profesyonel unsurları başarılı bir şekilde yönetmek için genel iş becerilerine ihtiyaç duyar. Müşterilerini sürekli kılmak için pazarlama, fiyat belirleme, müşterilere hızlı dönüşler sağlama ve muhasebe gibi süreçlerle ilgilenmeleri gerekir.
Konsantrasyon: Hem yazılı çevirinin kalıcılığı, hem de sözlü çevirinin hassas doğası, tercümanların güçlü bir konsantrasyon yeteneği geliştirmesini sağlar.
Kültürel duyarlılık: Bu dil uzmanları, iletişim kurmalarına yardım ettikleri insanlar arasındaki kültürel farklılıklara ve beklentilere duyarlı olmalıdır. Başarılı çeviri farklı dillerdeki kelimeleri bilmenin yanı sırazamanda insanların kültürlerini anlamayı da gerektirir.
İletişim becerileri: Mütercim-tercümanlık ister serbest, ister proje bazlı, isterse tam zamanlı icra edilsin; ana iş bileşeni iletişm olduğu için tüm pozitif ve negatif durumlarda dengeli bir üslup gözetilmelidir.
Dinleme becerileri: Özellikle sözlü çevirmenler, en doğru çeviri performansı için aktif dinleme becerileri geliştirmelidir.
Okuma Becerileri: En iyi yazılı ve sözlü çeviri hizmetleri için ilgili alanda okumalar yapmak büyük fayda sağlar. Mütercim-tercümanlar okumayı sevmelidir.
Artık mütercim-tercümanlık nedir, sorusunun yanıtını bildiğinize göre, bu kariyer yolunda gerekli adımları atabilirsiniz. Öte yandan, mütercim ve tercümanlar kendi başlarına çalışabilse de, iyi çeviri şirketleri, her proje için tercüme talebini doğru profesyonellerle eşleştirmede bir adım önde olabilir. Çeviri ve sözlü çeviri hizmetleri konusunda sizi nasıl destekleyebileceğimizi öğrenmek Lingopia’ya ulaşın!
Çeviribilim, yazılı ve sözlü çevirinin teori, betimleme ve uygulamasını konu alan bilim dalıdır. Çeviribilim sahalar arası bir çalışma alanına sahip olduğundan, çeviriye destek olan çeşitli bilim alanlarından destek alır. Bunlar dilbilim, sosyoloji, tarih, karşılaştırmalı edebiyat, felsefe, filoloji, göstergebilim, edebiyat gibi bilim dallarıdır. Çeviribilim kendi içinde farklı alanlara ayrılır, bu alanlardan en önemlisi uygulama ve kuram alanlarıdır.
Çeviribilimin İlkeleri Nelerdir?
Çeviribilimin temel olarak üç ana ilkesi vardır. Bunlar:
Sadakat: Hedef dilde ortaya çıkan çeviri metnin kaynak dildeki metne ne kadar benzediği, çevirmenin orijinal metne ne kadar sadık kaldığı ile alakalı ilkedir. Edebiyat çevirilerinde önemli bir yeri vardır.
Çoğul-dizge: Kuramın amacı, toplumsal düzenin içinde edebiyatın rolünü ve işlevini göstermektir. Kültür, farklı altdizgelerden oluşan bir dizgeler dizgesi olarak görülür. Edebiyat bu dizgenin bir altdizgesidir ve çeviri yazını da edebiyat dizgesinin içinde bulunur. Merkez-çevre ilişkisi düşünülerek çeviri yazının hangi durumlarda merkezde veya çevrede olduğu araştırılır.
Yapısöküm: Bu kuram sözcüklerin içini boşaltmış, “ak”ın aslında “kara” olabileceğini göstermiştir. “Yazar” kavramını öldürmüş, metnin yazardan bağımsız olduğunu, okurla metnin arasına yazarın giremeyeceği belirtilmiştir. Böylece, kendisi aynı zamanda bir okur olan çevirmene de sonsuz bir özgürlük bahşedilmiş gibi görünse de, çevirinin işlemesi için erek kültürün normlarına uygun bir şekilde üretilmesi gerekmektedir.
Çeviribilimin Tarihçesi
Çeviri eylemi dillerin tarihi kadar eskidir ve insanların dillerinin farkılaştırıldığı Babil Kulesi efsanesinde dille birlikte öne çıkan kavramdır. En eski ve ünlü çeviri örnekleri dini yazıların çevirileridir. Bunların içinde en önemlisi Tevrat’ın bilinen en eski Yunanca tercümesidir. Bir teoriye göre, bu çeviri 72 çevirmenden oluşan bir delegasyon tarafından gerçekleştirilmiş ve değerlendirilmiştir.
Bilimin gelişmesiyle birlikte Bağdat’ta matematiksel, astrolojik, astronomik ve aynı zamanda da tıbbi metinlerin çevirisi yapılmıştır. 12. ve 13. yüzyılda İspanya’da bir çeviri okulu kurulmuş, bu okulda, Arapçadan tercüme edilen tıbbi metinlerle bilim transferi sağlanmasının yanı sıra pek çok farklı konuda metinler Arapçadan tercüme edilmiştir.
Matbaanın geliştirilmesiyle çeviride büyük bir hız kazanılmış ve bilgi transferi çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Reform’un kurucusu Martin Luther’in çevirinin sadece kelimelerin tercümesi değil, asıl kelimelerden çıkan anlamların çevirisi olması gerektiğine dair düşüncesi günümüzün modern çeviri anlayışının da temelini oluşturmaktadır.
Çeviri çok eski bir alan olsa da çevirinin bir bilim olarak ele alınması 20. yüzyılın ortalarına doğru gerçekleşmiştir. 1970’li yıllardan itibaren pek çok çeviri kuramcısı, yaptıkları araştırmalarla çeviribilime katkıda bulunmuş, çeviriye ve çevirmene yeni bir kimlik kazandırmıştır. O zamana dek pek önemsenmeyen ve “görünmez” olan çevirmene aktif bir rol yüklenmiştir.
Türkiye’deki Üniversitelerde Çeviribilim Bölümü
Ülkemizde bazı üniversitelerde Çeviribilim eğitimi direkt olarak bir bölüm şekilde verilirken bazı üniversitelerde ise alt bir disiplin olarak gösterilmektedir. İstanbul Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Atılım Üniversitesi ve Okan Üniversitesi Çeviribilim adı altında eğitim verirken geriye kalan üniversiteler mütercimlik bilim dalı eğitimini genel bir şekilde Mütercim-Tercümanlık adı altında sürdürüyor. Ülkemizde yazılı ve sözlü çeviri konusunda lisans düzeyinde ilk eğitim veren 1983-1984 eğitim yılında açmış olduğu Mütercim-Tercümanlık bölümü ise Boğaziçi Üniversitesidir. Türkiye’de Çeviribilim dışında Yazılı Çeviri Yüksek Lisans Programı, Konferans Çevirmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı ve Yazılı Çeviri Doktora Programı gibi çeviri ile ilgili çeşitli lisansüstü eğitim programları da yer almaktadır.
Tercümanlar, İngilizce öğretmenleriyle birlikte “İngilizce Öğrenmenin Püf Noktaları” konusunda sürekli danışılan dil uzmanları arasındadır. Öte yandan, bu yazının amacı sıfırdan bir dil eğitimi konusunda derinlemesine bir analiz değil, dil bariyerini bir türlü aşamayan bireylere pratik tavsiyeler vermektir.
Yabancı dil öğrenmede püf nokta, İngilizce “exposure” kelimesiyle ifade edilebilir. Türkçeye doğrudan aktaramadığımız bu kelime, haşır neşir olma anlamı taşır. Kendi anadilimizin tekrarlar ve uygulamaların bir ürünü olması gibi yabancı dil öğrenimi de üst üste görmeyi, duymayı veya yazmayı gerektirir. Dil kaslarımız, kendimize uygun bir öğrenme süreci oluşturup sürekli pratik yaparsak gelişecektir.
İngilizce öğrenme sürecinde iki hatanın sık yapıldığını görüyoruz:
Temel dil öğelerini (zamanlar, gramer, vb.) teker teker/birbirinden bağımsız öğrenmenin yeterli olacağını düşünmek
Belirli kalıpları tekrarlamanın (öğrenciyken 50 kez yazdığımız kelimeler) yeterli olacağını düşünmek
İngilizce öğrenmek, farklı dil yapılarını birlikte incelemeyi ve tekrarlar sırasında zihnimize hep farklı bir unsuru (geçmiş zaman, sıfatlar, deyimler, telaffuz, vb.) entegre etmeyi gerektirir.
İngilizce Öğrenmenin Püf Noktaları
1) Okuma
2) Sözlük Kullanımı (Matbu?) (İngilizce-İngilizce?)
3) İlişkilendirme, örneklendirme ve yazma
4) Dinleme
5) Konuşma
Okuma
İngilizcenin sınıf ortamına hapsolduğu ve İngilizce öğrenmenin günlük pratik karşılığının olmadığı ülkemizde (Hollanda değiliz) en çok okuyoruz. Yani kendi dilimiz açısından bir numaralı hobimiz olmasa da yabancı dil öğrenirken dinleme, yazma veya konuşma pratiklerinden ziyade okumalar yapıyoruz. Kaynaklarımız ise, yabancı dil öğrenme amacımıza bağlı olarak çeşitlilik gösteriyor (YDS, TOEFL, başlangıç düzeyinde Oxford hikaye kitapları, vs.).
Okumanın önemini yabana atmıyoruz. Okuduğumuz kaynaklar, yabancı dil öğrenme amacımıza bağlı olarak çeşitlilik göstermelidir. Genel İngilizce için başlangıç düzeyinde Oxford hikaye kitapları okumak, gündem hakkında neyin nasıl anlatıldığını görmek için BBC, Reuters gibi haber sitelerini okumak, daha mesleki bir İngilizce için Wall Street Journal, Economist, Psychology Today gibi yayınları takip etmek, sınava hazırlık için YDS, TOEFL odaklı kaynakları okumak, vb.
Okumada en önemli püf noktası kelime/vocabulary odaklı ilerlemektir. Yani, okumalarımız sırasında notlar (en azından kelimeler) çıkarmak kritik önemdedir. Peki nasıl?
Sözlük Kullanımı (Matbu?) (İngilizce-İngilizce?)
Kullanırken en çok zorlandığımız kaynaklardan başında sözlükler gelir. Bu satırların yazarının “L sözlük” yüzünden İngilizceden soğumak üzereyken Oxford University Press sözlükleriyle tanışması kendisine tercümanlığa giden yolu açmıştır. Günümüzde internet, sözcüklerin anlamına bakmada hızlı bir çözüm sunarken sözlük kullanımında olduğu gibi kalıcı bir öğrenme sağlamıyor. O yüzden İngilizce öğrenirken matbu İngilizce-İngilizce sözlük kullanmak çok yararlı olacaktır. Kelimelerin tanımlarına bu sözlüklerden bakarsanız şunlara ulaşacaksınız:
GELİŞİM: Temel seviyedeki İngilizcemiz, tanımları yorumlamamıza yardımcı olurken zorlandığımız sözcükler, gramer yapıları, vb. bölümlerle gelişimimiz hızlanır. Spor yapmak gibi.
DÜZELTME: Sözlük kullanmadığımızda “yanlış” şekillenen dil öğrenimi doğru bir temele oturur. Örneğin birinden özür dilemek İngilizcede “apologize from sb” değildir. Peki, apologize ile ilgili doğru kullanım nedir? Sözlükler bizi, öğrendiğimiz yabancı dil konusunda bir anadil konuşmacısı kadar geliştirebilir.
PEKİŞTİRME: Dilin tüm unsularını (zamanlar, fiiller, deyimsel ifadeler, vb.) tanımlar ve örnek cümleler sayesinde sürekli tekrarlayıp benimseriz.
Elbette, tanım ve örnekleri inceleyecek zaman ve alışkanlığı yaratırsanız internet sözlüğü de kullanabilirsiniz.
İlişkilendirme, örneklendirme ve yazma
Matbu sözlük kullanırken öğrenilen kelimeleri bir yere not etmek yararlı olmaz mı? Peki, hangilerini not edeceksiniz?
İngilizce öğrenmenin püf noktaları deyince “çağırışım metodu” öne çıkıyor. Bu metot, kelimeleri hızlı ve doğal bir şekilde öğrenmenizi sağlar. Çağrışım metodu, yeni bir sözcüğü/ifadeyi her türlü hayat tecrübesiyle (sevgi, haz, önemseme, karşı çıkma) ilişkilendirme işidir.
Örnek? “Inflitrate” (sızmak) sözcüğüne baktığınızda karşınıza çıkan tanım, hiçbir deneyiminizle ilgili olmayabilir; ancak ana karakterin mafyaya sızdığı Kurtlar Vadisi dizisini, Türk toplumunu şiddete sevk etmekle eleştiriyorsanız İngilizce-İngilizce sözlüğe bakıp size özgü bir örnek oluşturmak ve bunu yazmak yetecektir:
In the series, Polat Alemdar inflitrates into the mafia. (Dizide, Polat Alemdar mafyaya sızar)
Demek ki öğrenilen kelimelerle ilgili örnek ifadeler/cümleler yazmak önemli.
Diğer çağrıım örnekleri Türkçe ve İngilizce kelimelerdeki harflerle oluşturulabilir. İngilizcede öğreneceğiniz “evolution” kelimesi başka bir kelime olan revolution’ın içinde bulunuyor. Aynı içerme durumu Türkçede evrim ve devrim kelimeleri için de geçerli.
“evrim”–“devrim”
“evolution”-“revolution”
Demek ki öğrenilen kelimeleri çağırışım yaratacak şekilde yazmak önemli…
Peki, şu çağrışım metoduna ne dersiniz?
investigate
prevent
state-of-the-art
launch
technology
Bir kelime listesi oluşturun; eylemler/fiiller mavi, sıfatlar niteleme yaptığı için kırmızı, kavramlar/isimler sabit olduğundan siyah olsun. Bunları sadece ilgili sütunlara (verb sütunu, noun sütünü) yazın ki kelimeleri düşündüğünüzde renkleri aklınıza gelsin; isim, sıfat, fiil olduklarını hatırlayın.
Burada fiil+sıfat+isim sıralamasının nedeni, İngilizcedeki cümle kurulumu: S+V+O.
“Sıcak süt severim” ifadesini şöyle dönüştürüyoruz: “I like hot milk.”
Not: matbu sözlük kullanmak ne kadar faydalıysa kelimeleri bilgisayara değil, kağıda aktarmak da o kadar önemlidir.
Dinleme
Biraz eğlenceli bir konuya geçelim… 90’larda yabancı dil öğrenmek için bir ülkeye gitmek gerektiği söylenir; İngilizceyi “iyi” öğrenemeyenler yurt dışı imkanlarının olmamasından dert yanardı… Artık bu diziler, sorununuzun %50’sini kökünden çözüyor. %50’si diyorum; çünkü burada aktif dinleme yeteneğiniz güçleniyor.
Bu dizileri izlerken dikkat etmeniz gereken husus, Türkçe altyazı ile izlememek… Dil öğrenmek için dizi izliyorsanız Türkçe altyazı, sizi sadece tembelliğe iter. En faydalı yöntem şu şekilde: başlangıç seviyesinde olanlar için diziyi önce İngilizce, sonra Türkçe altyazılı izlemek. Orta ve daha yüksek düzeyde olanlar için ise altyazısız izleyip, ikinci seferde İngilizce altyazı eklemektir. 45 dk’lık bir bölümü 2 kez izleyecek kadar vakit ve sabrınız yoksa kısa diziler seçin: “Modern Family,” “How I Met Your Mother,” “Slicon Valley,” “Big Bang Theory,” vb.
Dizilerde öğrendiklerinizi, ikinci adımda (Bkz. 2. İlişkilendirme, yazma, örneklendirme) oluşturduğunuz kaynaklara mutlaka ekleyin:
Örnek: “Kaç dakika kaldı?” ifadesi, bir dizide “How many minutes are left?” yerine nasıl bir günlük kullanımla karşımıza çıkar? Yanıt: “How many minutes to go?”
İngilizce öğrnmenin püf noktaları bizi konuşmaya götürecek diye düşünsek de aslında en önemli gereklilerden biri konuşmanın kendisi. Dolayısıyla, küçük yaşlarda doğru telaffuz için aynı kelimeyi onlarca kez okuyarak tercüman olmuş birinin son mesajı: çekinmeyin 🙂 İyi kaynaklar okuyun, yazılı ve sözlü olarak tekrar edin, dinleyin, ama hep konuşmaya çalışın. Konuşma konusunda profesyonel destek için de birlikte konuşma egzersizleri planlayalım!