İngilizce çeviri hizmetini ister bir makale çeviri hizmeti için bireysel olarak, ister yabancı müşterilere doğru pazarlama metinleri veya faaliyet raporuyla hitap etmek isteyen bir işletme olarak talep edin; yetkin bir kadroyla çalışmak çok önemli.
Ticari işletmeler, makine çevirisi alanındaki baş döndürücü gelişmelere paralel olarak İngilizce çeviri için sadece makine çevirisi kullanma veya en uygun çeviri fiyatı arama hatasına düşebiliyor. Ancak otomatik çeviri aslında İngilizcede yaygın olan “lost in translation” durumuna; yani tercümenin özünde bulunan çok fazla unsurun kaybolmasına yol açabiliyor. Hatta buradaki İngilizce çeviri hedeflenenin aksine kafa karıştırıcı veya belirsiz anlamlar taşıyan bir içeriğe neden olabiliyor; bu da hedef kitle ve müşterileri, daha onlarla tanışmadan kaybetmek anlamına gelebiliyor.
12 yıldır doğru İngilizce çeviri hizmetleri sunan bir kadro olarak Türkçe-İngilizce çeviri ve İngilizce-Türkçe çeviri hizmetlerinde nitelikli sonuçlar için bazı ipuçlarını paylaşmak istedik
İngilizce Çeviri=Kısa ve Özlü İfadeler
En nihayetinde İngilizceye çevrilecek bir içerik yazıyor ve yazdırıyorsanız bu küçük adım, büyük bir fark yaratabilir. Cümlelerinizi kısa tutmak ve yalnızca tek bir düşünce, konuyu ve eylemi içerecek şekilde yazmak tercüme edilmesini kolaylaştıracaktır. Türkiye’deki müşterilerin isim ve sıfat tamlamalarıyla yetinmeyip fiilimsi yapılar ve diğer dil unsurları kullandığınızda İngilizce çeviri içinden çıkılmaz hale gelmeye başlar. Buna bir de edilgen cümleler eklenirse çok basit “İngilizce çeviri” işi çok fazla tartışmaya yol açabilir.
Bu örnek, İngilizce çeviri açısından sade anlatımın önemini vurguluyor.
Profesyonel Çeviri tarifemizde görevlendirdiğimiz editörler ve transkreasyon hizmetinde iş birliği yaptığımız anadil editörleri, pazarlama odaklı belgelerde kelimesi kelimesine çeviriden kaçındığı gibi, istenen etkiyi yaratmak için cümle bazlı çeviriden de uzaklaşır. Yani dil uzmanlarımız, yıllara yayılan deneyimi sayesinde, birkaç yan cümleden oluşan büyük bir cümleyi etkili bir anlatım için ayrı cümlelere dönüştürebilir.
İngilizce Çeviri Projelerinde Terim Yönetimi
Bir dilde cümleler arasındaki farklılıklar çok önemli görünmese de ilgili metni başka bir dile çevirdiğinizde metnin anlamını tamamen değiştirebilir. Örneğin, “resistance”, “resilience” ve “robustness” ifadelerinin geçtiği bir kurumsal metni düşünün. Genellikle İngilizceden Türkçeye geçen bu kavramlar bir süre sonra standart ifadelere dönüşürken İngilizceye çevirisi bile aynı kolaylıkta olmayabiliyor. Özellikle bu terimlerle çok haşır neşir olmayan çevirmenler “direnç”, “direniş”, “dayanıklılık”, “güçlü olma”, “sağlamlık” gibi birbirinden farklı karşılıkları keyfi olarak kullanabiliyor.
Aynı durum parsel, ada, imar planı gibi teknik terimlerin kullanıldığı bir şartname ve temyiz ve istinaf gibi hukuki terimlerin sıkça tekrarlandığı bir sözleşme için de geçerlidir. Doğru terim yönetimi, hayat kurtarır 🙂
Dile Nüanslarını ve Kültürel Farklılıkları Kavramak
İngilizce çeviri açısından başlı başına teknik bir konu olan ve disiplin gerektiren terim yönetimini aşan bu adım, sübjektif dil yaklaşımını ölçülü bir şekilde uygulamayı gerektirir.
Hemen dil nüansları ve kültürel farklılıklarla ilgili somut örnekler verelim:
“Değerli Yatırımcılar, kıymetli iş arkadaşlarımız” şeklinde başlayan bir genel müdürü mektubunu İngilizceye iki hitap ifadesi ile aktarmak ne derece doğrudur?
“Elimizden geleni yapacağız” ifadesi her seferinde “We will do our best” midir, yoksa “We will spare no efforts…” ifadesi aslında mesajın İngilizce okur kitlesine doğru vurguyla aktarılmasını mı sağlar?
İngilizceye yüzyıllar önce giren “yoğurt” kelimesine karşılık yeni bir ürünü nasıl aktarmalıyız? Örneğin, kadim kültürümüzde “döner” olarak bilinen yemek “gyro” diye aktarılabilir mi?
Başta büyük bir sorun değilmiş gibi görünen nüanslar ve kültürel ifadeler, İngilizce çeviri açısından bambaşka sonuçlara yol açabilir. Hatta kaliteli bir çeviri, sırf bu ayrışmalardan ötürü yoğun bir eleştiriyle karşılaşabilir. Burada çeviri ajansının müşteriyle doğru bir iletişim kurması ve sorun teşkil edebilecek her bir kullanıma kültürel lenslerden bakması kritik önemdedir.
İngilizce Çeviri ve Edilgen Cümleler
Türkçe, edilgen cümle yapısıyla ün salmış bir dildir. Belki bunun sorumluluğu bir başkasına devretmek veya ön plana çıkmaktan kaçınmak şeklindeki bir bilinçaltının tezahürü olduğunu söylemek kolay değil; ancak neredeyse tüm metinlerimizde edilgen yapı görmek mümkün.
“Şirket tarafından gerçekleştirilen etkinlikte ödüller genel müdür tarafından takdim edildi ve sonrasında kurdele kesildi” gibi bir cümleyi İngilizceye birebir aktarmak hedef dil okuruna, Türkçe tercümesi “çeviri kokan” metinlerdeki gibi bir his yaşatacaktır.
Lingopia, düzenli çeviri hizmeti sunduğu kurumsal müşterilerini edilgen yapıdan uzaklaşma politikasına yönlendirir.
Stil Kılavuzu Kullanmak
Profesyonel çeviri kapsamında en çok önemsediğimiz konulardan biri stil kılavuzu kullanımı. Doğru ve tutarlı çeviriler için olmazsa olmaz bu kaynağı birçok yayın tarafından sunulan örnekleriyle inceleyebilirsiniz. Peki, stil kılavuzu ne işe yarar?
Örneğin, Amerikan İngilizcesinde tarihler ay, gün ve yıl sıralamasıyla yazmak mümkündür. Dolayısıyla, 2 Ekim 2018 gibi bir tarihi 10-2-18 gibi kısalttığımız doğrudur. Ancak aynı sıra diğer dillerde kullanılmaz. Dünyadaki birçok ülkede günü, ay ve yıl sıralaması kullanılır. Yani yukarıdaki kısaltılmış tarih olan 10-2-18, aslında 10 Şubat 2018 olacaktır.
Stil kılavuzu tarih, kısaltma, ölçü birimi gibi birçok dil alternatifinin doğru kullanılmasını sağlar.
Elbette İngilizce çeviri için paylaştığımız bu ipuçları, doğrudan profesyonel çeviri hizmetleri sunmak için yeterli değildir. İngilizce başta olmak üzere tüm dillerde proje yönetimi, çeviri ve düzelti süreçlerinin uzman bir ekiple planlanması gerekir. Web sitesi çevirisinden, hukuki çeviriye, akademik çeviriden medikal çeviriye tüm tercüme talepleriniz için hizmet sunan profesyonel bir ekiple çalışıyor. Hemen teklif isteyin!
Mütercim-tercümanlık, bir öğrencinin yeni adıyla bir çeviribilim bölümünde dört yıllık öğrenimini tamamladıktan sonra yazılı veya sözlü çeviri işini icra etmesine denir. Artık yazılı çevirmen olarak ifade ettiğimiz mütercimler, zamanla geliştirdikleri uzmanlık alanlarına istinaden akademik çeviri, hukuki tercüme, medikal çeviri gibi alanlarda çalışırken, tercümanlar günübirlik veya proje bazlı görevlendirilen sözlü çeviri uzmanlarıdır. Mütercim-tercümanlık, dört yıllık bir öğrenim mi gerektirir? Her iki branşında da rahat çalışma koşulları sunar mı? Bu bölümden mezun olanlar hangi sektörlerde çalışır? Bu yazımız, mütercim-tercümanlık hakkında bazı temel bilgileri sunarken nüanslara da vurgu yapmayı amaçlıyor.
Nasıl Mütercim veya Tercüman Olunur?
Mütercim-tercümanlık için en az bir lisans derecesinin tamamlanması beklenir. Öte yandan, farklı sektör uzmanlıklarına rağmen dil yeterliliğinden ötürü bu işi icra etmek isteyen uzmanların performanslarına bakılır. Ancak Türkiye Konferans Tercümanları Derneği gibi sektör temsilcisi STK’lara üyelikleri mümkün olmaz.
Mütercim-Tercümanlık ve Çalışma Alanları
Mütercimler için neredeyse her türlü mekan çalışma alanı olabilir. Yazılı çeviri projelerinde yer alan mütercimler genelde evlerinden çalışır. Öte yandan sözlü çeviri yapan tercümanlar okul, hastane, mahkeme salonu, toplantı odası ve konferans merkezi gibi birbirinden çok farklı ortamlarda çalışır. Öte yandan, pandemiyle birlikte simultane çeviri hizmetleri zoom çeviri modülü üzerinden sunulmaya başladığı için tercümanlar da uzaktan çalışan dil uzmanları haline gelmiştir.
Mütercim-Tercümanlık Kazançlı Mı?
Yazılı ve sözlü çeviri işleri üstlenen kişilerin aldıkları ücretler yetkinliklerine, doğrudan müşteriyle veya bir ajansla çalışmalarına ve hatta yaşadıkları şehre göre bile farklılık gösterir. Ülkemizde son yıllarda tüm bölümlerde olduğu gibi çeviribilim mezunları da artmakta; ancak tüm yeni meslek uzmanlarına yetecek iş hacmine ulaşılamamaktadır. İş hacmi ve ücretlendirmede Avrupa Birliği süreci, Türkiye’nin dış politika konjenktürü gibi birçok faktör rol oynamaktadır.
Gelecekte Mütercim-Tercümanlık
ABD İstihdam İstatistikleri Bürosu‘na göre, çeviri uzmanlarının istihdamının 2019’dan 2029’a yüzde 20 artacağı tahmin edilmektedir. Küreselleşme, İngilizce dışı dillerdeki çeviri talebi artışı ve teknolojik imkanlar istihdam artışını tetikleyecektir. Öte yandan yeni çeviri trendlerine göre, makineler tercüme hizmetini ortadan kaldırmayacak; daha ziyade insanların daha az emekle daha çok çeviri ürettiği bir süreci iyileştirmeye devam edecek.
Mütercim-Tercümanlıkta Öne Çıkan Nitelikler
İş becerileri: Mütercim ve tercümanlar serbest çalışmaları durumunda, finansal ve profesyonel unsurları başarılı bir şekilde yönetmek için genel iş becerilerine ihtiyaç duyar. Müşterilerini sürekli kılmak için pazarlama, fiyat belirleme, müşterilere hızlı dönüşler sağlama ve muhasebe gibi süreçlerle ilgilenmeleri gerekir.
Konsantrasyon: Hem yazılı çevirinin kalıcılığı, hem de sözlü çevirinin hassas doğası, tercümanların güçlü bir konsantrasyon yeteneği geliştirmesini sağlar.
Kültürel duyarlılık: Bu dil uzmanları, iletişim kurmalarına yardım ettikleri insanlar arasındaki kültürel farklılıklara ve beklentilere duyarlı olmalıdır. Başarılı çeviri farklı dillerdeki kelimeleri bilmenin yanı sırazamanda insanların kültürlerini anlamayı da gerektirir.
İletişim becerileri: Mütercim-tercümanlık ister serbest, ister proje bazlı, isterse tam zamanlı icra edilsin; ana iş bileşeni iletişm olduğu için tüm pozitif ve negatif durumlarda dengeli bir üslup gözetilmelidir.
Dinleme becerileri: Özellikle sözlü çevirmenler, en doğru çeviri performansı için aktif dinleme becerileri geliştirmelidir.
Okuma Becerileri: En iyi yazılı ve sözlü çeviri hizmetleri için ilgili alanda okumalar yapmak büyük fayda sağlar. Mütercim-tercümanlar okumayı sevmelidir.
Artık mütercim-tercümanlık nedir, sorusunun yanıtını bildiğinize göre, bu kariyer yolunda gerekli adımları atabilirsiniz. Öte yandan, mütercim ve tercümanlar kendi başlarına çalışabilse de, iyi çeviri şirketleri, her proje için tercüme talebini doğru profesyonellerle eşleştirmede bir adım önde olabilir. Çeviri ve sözlü çeviri hizmetleri konusunda sizi nasıl destekleyebileceğimizi öğrenmek Lingopia’ya ulaşın!
Çeviribilim, yazılı ve sözlü çevirinin teori, betimleme ve uygulamasını konu alan bilim dalıdır. Çeviribilim sahalar arası bir çalışma alanına sahip olduğundan, çeviriye destek olan çeşitli bilim alanlarından destek alır. Bunlar dilbilim, sosyoloji, tarih, karşılaştırmalı edebiyat, felsefe, filoloji, göstergebilim, edebiyat gibi bilim dallarıdır. Çeviribilim kendi içinde farklı alanlara ayrılır, bu alanlardan en önemlisi uygulama ve kuram alanlarıdır.
Çeviribilimin İlkeleri Nelerdir?
Çeviribilimin temel olarak üç ana ilkesi vardır. Bunlar:
Sadakat: Hedef dilde ortaya çıkan çeviri metnin kaynak dildeki metne ne kadar benzediği, çevirmenin orijinal metne ne kadar sadık kaldığı ile alakalı ilkedir. Edebiyat çevirilerinde önemli bir yeri vardır.
Çoğul-dizge: Kuramın amacı, toplumsal düzenin içinde edebiyatın rolünü ve işlevini göstermektir. Kültür, farklı altdizgelerden oluşan bir dizgeler dizgesi olarak görülür. Edebiyat bu dizgenin bir altdizgesidir ve çeviri yazını da edebiyat dizgesinin içinde bulunur. Merkez-çevre ilişkisi düşünülerek çeviri yazının hangi durumlarda merkezde veya çevrede olduğu araştırılır.
Yapısöküm: Bu kuram sözcüklerin içini boşaltmış, “ak”ın aslında “kara” olabileceğini göstermiştir. “Yazar” kavramını öldürmüş, metnin yazardan bağımsız olduğunu, okurla metnin arasına yazarın giremeyeceği belirtilmiştir. Böylece, kendisi aynı zamanda bir okur olan çevirmene de sonsuz bir özgürlük bahşedilmiş gibi görünse de, çevirinin işlemesi için erek kültürün normlarına uygun bir şekilde üretilmesi gerekmektedir.
Çeviribilimin Tarihçesi
Çeviri eylemi dillerin tarihi kadar eskidir ve insanların dillerinin farkılaştırıldığı Babil Kulesi efsanesinde dille birlikte öne çıkan kavramdır. En eski ve ünlü çeviri örnekleri dini yazıların çevirileridir. Bunların içinde en önemlisi Tevrat’ın bilinen en eski Yunanca tercümesidir. Bir teoriye göre, bu çeviri 72 çevirmenden oluşan bir delegasyon tarafından gerçekleştirilmiş ve değerlendirilmiştir.
Bilimin gelişmesiyle birlikte Bağdat’ta matematiksel, astrolojik, astronomik ve aynı zamanda da tıbbi metinlerin çevirisi yapılmıştır. 12. ve 13. yüzyılda İspanya’da bir çeviri okulu kurulmuş, bu okulda, Arapçadan tercüme edilen tıbbi metinlerle bilim transferi sağlanmasının yanı sıra pek çok farklı konuda metinler Arapçadan tercüme edilmiştir.
Matbaanın geliştirilmesiyle çeviride büyük bir hız kazanılmış ve bilgi transferi çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Reform’un kurucusu Martin Luther’in çevirinin sadece kelimelerin tercümesi değil, asıl kelimelerden çıkan anlamların çevirisi olması gerektiğine dair düşüncesi günümüzün modern çeviri anlayışının da temelini oluşturmaktadır.
Çeviri çok eski bir alan olsa da çevirinin bir bilim olarak ele alınması 20. yüzyılın ortalarına doğru gerçekleşmiştir. 1970’li yıllardan itibaren pek çok çeviri kuramcısı, yaptıkları araştırmalarla çeviribilime katkıda bulunmuş, çeviriye ve çevirmene yeni bir kimlik kazandırmıştır. O zamana dek pek önemsenmeyen ve “görünmez” olan çevirmene aktif bir rol yüklenmiştir.
Türkiye’deki Üniversitelerde Çeviribilim Bölümü
Ülkemizde bazı üniversitelerde Çeviribilim eğitimi direkt olarak bir bölüm şekilde verilirken bazı üniversitelerde ise alt bir disiplin olarak gösterilmektedir. İstanbul Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Atılım Üniversitesi ve Okan Üniversitesi Çeviribilim adı altında eğitim verirken geriye kalan üniversiteler mütercimlik bilim dalı eğitimini genel bir şekilde Mütercim-Tercümanlık adı altında sürdürüyor. Ülkemizde yazılı ve sözlü çeviri konusunda lisans düzeyinde ilk eğitim veren 1983-1984 eğitim yılında açmış olduğu Mütercim-Tercümanlık bölümü ise Boğaziçi Üniversitesidir. Türkiye’de Çeviribilim dışında Yazılı Çeviri Yüksek Lisans Programı, Konferans Çevirmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı ve Yazılı Çeviri Doktora Programı gibi çeviri ile ilgili çeşitli lisansüstü eğitim programları da yer almaktadır.
Tercümanlar, İngilizce öğretmenleriyle birlikte “İngilizce Öğrenmenin Püf Noktaları” konusunda sürekli danışılan dil uzmanları arasındadır. Öte yandan, bu yazının amacı sıfırdan bir dil eğitimi konusunda derinlemesine bir analiz değil, dil bariyerini bir türlü aşamayan bireylere pratik tavsiyeler vermektir.
Yabancı dil öğrenmede püf nokta, İngilizce “exposure” kelimesiyle ifade edilebilir. Türkçeye doğrudan aktaramadığımız bu kelime, haşır neşir olma anlamı taşır. Kendi anadilimizin tekrarlar ve uygulamaların bir ürünü olması gibi yabancı dil öğrenimi de üst üste görmeyi, duymayı veya yazmayı gerektirir. Dil kaslarımız, kendimize uygun bir öğrenme süreci oluşturup sürekli pratik yaparsak gelişecektir.
İngilizce öğrenme sürecinde iki hatanın sık yapıldığını görüyoruz:
Temel dil öğelerini (zamanlar, gramer, vb.) teker teker/birbirinden bağımsız öğrenmenin yeterli olacağını düşünmek
Belirli kalıpları tekrarlamanın (öğrenciyken 50 kez yazdığımız kelimeler) yeterli olacağını düşünmek
İngilizce öğrenmek, farklı dil yapılarını birlikte incelemeyi ve tekrarlar sırasında zihnimize hep farklı bir unsuru (geçmiş zaman, sıfatlar, deyimler, telaffuz, vb.) entegre etmeyi gerektirir.
İngilizce Öğrenmenin Püf Noktaları
1) Okuma
2) Sözlük Kullanımı (Matbu?) (İngilizce-İngilizce?)
3) İlişkilendirme, örneklendirme ve yazma
4) Dinleme
5) Konuşma
Okuma
İngilizcenin sınıf ortamına hapsolduğu ve İngilizce öğrenmenin günlük pratik karşılığının olmadığı ülkemizde (Hollanda değiliz) en çok okuyoruz. Yani kendi dilimiz açısından bir numaralı hobimiz olmasa da yabancı dil öğrenirken dinleme, yazma veya konuşma pratiklerinden ziyade okumalar yapıyoruz. Kaynaklarımız ise, yabancı dil öğrenme amacımıza bağlı olarak çeşitlilik gösteriyor (YDS, TOEFL, başlangıç düzeyinde Oxford hikaye kitapları, vs.).
Okumanın önemini yabana atmıyoruz. Okuduğumuz kaynaklar, yabancı dil öğrenme amacımıza bağlı olarak çeşitlilik göstermelidir. Genel İngilizce için başlangıç düzeyinde Oxford hikaye kitapları okumak, gündem hakkında neyin nasıl anlatıldığını görmek için BBC, Reuters gibi haber sitelerini okumak, daha mesleki bir İngilizce için Wall Street Journal, Economist, Psychology Today gibi yayınları takip etmek, sınava hazırlık için YDS, TOEFL odaklı kaynakları okumak, vb.
Okumada en önemli püf noktası kelime/vocabulary odaklı ilerlemektir. Yani, okumalarımız sırasında notlar (en azından kelimeler) çıkarmak kritik önemdedir. Peki nasıl?
Sözlük Kullanımı (Matbu?) (İngilizce-İngilizce?)
Kullanırken en çok zorlandığımız kaynaklardan başında sözlükler gelir. Bu satırların yazarının “L sözlük” yüzünden İngilizceden soğumak üzereyken Oxford University Press sözlükleriyle tanışması kendisine tercümanlığa giden yolu açmıştır. Günümüzde internet, sözcüklerin anlamına bakmada hızlı bir çözüm sunarken sözlük kullanımında olduğu gibi kalıcı bir öğrenme sağlamıyor. O yüzden İngilizce öğrenirken matbu İngilizce-İngilizce sözlük kullanmak çok yararlı olacaktır. Kelimelerin tanımlarına bu sözlüklerden bakarsanız şunlara ulaşacaksınız:
GELİŞİM: Temel seviyedeki İngilizcemiz, tanımları yorumlamamıza yardımcı olurken zorlandığımız sözcükler, gramer yapıları, vb. bölümlerle gelişimimiz hızlanır. Spor yapmak gibi.
DÜZELTME: Sözlük kullanmadığımızda “yanlış” şekillenen dil öğrenimi doğru bir temele oturur. Örneğin birinden özür dilemek İngilizcede “apologize from sb” değildir. Peki, apologize ile ilgili doğru kullanım nedir? Sözlükler bizi, öğrendiğimiz yabancı dil konusunda bir anadil konuşmacısı kadar geliştirebilir.
PEKİŞTİRME: Dilin tüm unsularını (zamanlar, fiiller, deyimsel ifadeler, vb.) tanımlar ve örnek cümleler sayesinde sürekli tekrarlayıp benimseriz.
Elbette, tanım ve örnekleri inceleyecek zaman ve alışkanlığı yaratırsanız internet sözlüğü de kullanabilirsiniz.
İlişkilendirme, örneklendirme ve yazma
Matbu sözlük kullanırken öğrenilen kelimeleri bir yere not etmek yararlı olmaz mı? Peki, hangilerini not edeceksiniz?
İngilizce öğrenmenin püf noktaları deyince “çağırışım metodu” öne çıkıyor. Bu metot, kelimeleri hızlı ve doğal bir şekilde öğrenmenizi sağlar. Çağrışım metodu, yeni bir sözcüğü/ifadeyi her türlü hayat tecrübesiyle (sevgi, haz, önemseme, karşı çıkma) ilişkilendirme işidir.
Örnek? “Inflitrate” (sızmak) sözcüğüne baktığınızda karşınıza çıkan tanım, hiçbir deneyiminizle ilgili olmayabilir; ancak ana karakterin mafyaya sızdığı Kurtlar Vadisi dizisini, Türk toplumunu şiddete sevk etmekle eleştiriyorsanız İngilizce-İngilizce sözlüğe bakıp size özgü bir örnek oluşturmak ve bunu yazmak yetecektir:
In the series, Polat Alemdar inflitrates into the mafia. (Dizide, Polat Alemdar mafyaya sızar)
Demek ki öğrenilen kelimelerle ilgili örnek ifadeler/cümleler yazmak önemli.
Diğer çağrıım örnekleri Türkçe ve İngilizce kelimelerdeki harflerle oluşturulabilir. İngilizcede öğreneceğiniz “evolution” kelimesi başka bir kelime olan revolution’ın içinde bulunuyor. Aynı içerme durumu Türkçede evrim ve devrim kelimeleri için de geçerli.
“evrim”–“devrim”
“evolution”-“revolution”
Demek ki öğrenilen kelimeleri çağırışım yaratacak şekilde yazmak önemli…
Peki, şu çağrışım metoduna ne dersiniz?
investigate
prevent
state-of-the-art
launch
technology
Bir kelime listesi oluşturun; eylemler/fiiller mavi, sıfatlar niteleme yaptığı için kırmızı, kavramlar/isimler sabit olduğundan siyah olsun. Bunları sadece ilgili sütunlara (verb sütunu, noun sütünü) yazın ki kelimeleri düşündüğünüzde renkleri aklınıza gelsin; isim, sıfat, fiil olduklarını hatırlayın.
Burada fiil+sıfat+isim sıralamasının nedeni, İngilizcedeki cümle kurulumu: S+V+O.
“Sıcak süt severim” ifadesini şöyle dönüştürüyoruz: “I like hot milk.”
Not: matbu sözlük kullanmak ne kadar faydalıysa kelimeleri bilgisayara değil, kağıda aktarmak da o kadar önemlidir.
Dinleme
Biraz eğlenceli bir konuya geçelim… 90’larda yabancı dil öğrenmek için bir ülkeye gitmek gerektiği söylenir; İngilizceyi “iyi” öğrenemeyenler yurt dışı imkanlarının olmamasından dert yanardı… Artık bu diziler, sorununuzun %50’sini kökünden çözüyor. %50’si diyorum; çünkü burada aktif dinleme yeteneğiniz güçleniyor.
Bu dizileri izlerken dikkat etmeniz gereken husus, Türkçe altyazı ile izlememek… Dil öğrenmek için dizi izliyorsanız Türkçe altyazı, sizi sadece tembelliğe iter. En faydalı yöntem şu şekilde: başlangıç seviyesinde olanlar için diziyi önce İngilizce, sonra Türkçe altyazılı izlemek. Orta ve daha yüksek düzeyde olanlar için ise altyazısız izleyip, ikinci seferde İngilizce altyazı eklemektir. 45 dk’lık bir bölümü 2 kez izleyecek kadar vakit ve sabrınız yoksa kısa diziler seçin: “Modern Family,” “How I Met Your Mother,” “Slicon Valley,” “Big Bang Theory,” vb.
Dizilerde öğrendiklerinizi, ikinci adımda (Bkz. 2. İlişkilendirme, yazma, örneklendirme) oluşturduğunuz kaynaklara mutlaka ekleyin:
Örnek: “Kaç dakika kaldı?” ifadesi, bir dizide “How many minutes are left?” yerine nasıl bir günlük kullanımla karşımıza çıkar? Yanıt: “How many minutes to go?”
İngilizce öğrnmenin püf noktaları bizi konuşmaya götürecek diye düşünsek de aslında en önemli gereklilerden biri konuşmanın kendisi. Dolayısıyla, küçük yaşlarda doğru telaffuz için aynı kelimeyi onlarca kez okuyarak tercüman olmuş birinin son mesajı: çekinmeyin 🙂 İyi kaynaklar okuyun, yazılı ve sözlü olarak tekrar edin, dinleyin, ama hep konuşmaya çalışın. Konuşma konusunda profesyonel destek için de birlikte konuşma egzersizleri planlayalım!
Fransızcadan Türkçeye geçen ve Fransızca Türkçe ortak olarak kullandığımız kelimeler hangileri?
Dünyada yaklaşık 200 milyon insan tarafından konuşulan Fransızca, yüzyıllar boyunca pek çok dili etkilemiştir. Latince dilinin ayrılan kollarından biri olan bu aşkın ve sanatın dili, sahip olduğu köklü geçmiş sayesinde pek çok coğrafyada konuşulmuş, pek çok dilden ödünç kelimeler almış, pek çoğunu da ödünç kelimeler vermiştir. Yoğun bir etkileşim halinde olduğu diller arasında Türkçe de ön sıralarda gelmektedir. İki dil arasındaki bu etkileşim Tanzimat dönemindeki batılılaşma sürecinde ülke aydınlarının çevirileriyle en yoğun dönemini yaşamış ve bunun sonucunda Türkçeye Fransızcadan binlerce kelime geçmiştir. Kaynaklara göre sözlüğümüzde yer alan yaklaşık 5 bin Fransızca kelime vardır.
“Transparan” Nedir?
Fransızcayazım şekli “transparent” olan bu kelime “şeffaf” anlamına gelmektedir. Kökeni latince “transparere” kelimesinden gelen bu isim, “içinden öbür tarafı görünmek” anlamına gelen “parare” fiilinin türetilmiş halidir. Türkçemizde de aynı anlamı taşırken Fransızcadan Türkçeye geçmiş kelimeleri tanımlamak için de kullanılır. Sözlüğümüzde yer alan Fransızca kökenli binlerce sözcüğü “transparan kelime” olarak sınıflandırabiliriz.
Günlük hayatın içinde de sıklıkla kullandığımız birçok kelime transparandır. Pek çoğu orijinal dilindeki telaffuzu ve anlamı koruyarak dilimize geçse de bazı istisnalar mevcuttur. Bu kelimelere şöyle örnekler verebiliriz:
Egoist: Fransızca yazımı “égoïste” şeklindedir. Anlamı “bencil” demektir. Okunuşu Türkçeye olduğu gibi geçse de anlam farklılığı oluşmuştur. Türkçede “kendini beğenmiş anlamına gelen bir sıfat olarak karşımıza çıkar.
Alyans: Fransızca yazımı “l’alliance” olan bu sözcük Fransızcada da benzer anlamı taşımaktadır. Sözlük anlamı “evlenme; dünürlük; nişan yüzüğü; birleşme, bağlaşma, ittifak” anlamlarına gelen kelimenin okunuşu orijinal dilde de “alyans” şeklindedir. Fransızcadaki yaygın kullanımı “birleşme” anlamındadır.
Balkon: Kökeni “le balcon” şeklindedir. Sözcük anlamı “seyirlik, balkon”dur. Okunuşu da anlamı da Türkçeye olduğu gibi aktarılmıştır.
Defile: Yabancı dil yazımı “le défilé”dir. “Dar geçit, boğaz, geçit töreni, defile” anlamlarına gelir. Anlamı ve okunuşu olduğu şekliyle Türkçeye geçmiştir. Fransızcadaki yaygın kullanımı “geçit” anlamındadır.
Fakülte: Orijinal yazımı “la faculté”dir. Sözlük anlamı “yeti, meleke; özellik; yetki; fakülte »dir. Okunuş ve anlam itibariyle Türkçeye birebir geçmiştir.
Karakter: Fransızcadaki anlamı “nitelik, vasıf, karakter, benlik” olan ve “caractère » şeklinde yazılan bu kelime de olduğu gibi Türkçeye geçmiştir.
Lise: Orijinal yazımı “le lycée” şeklindedir. Fransızcadaki okunuşu ve sözlük anlamı Türkçedekiyle aynıdır.
Mağaza: Fransızca yazımı “le magasin” ve telaffuzu “lö magazen” şeklindedir. Her iki dildeki anlamı da aynıdır.
Bu listeye binlerce daha kelime dahil edebiliriz. İnsana ait olan her şeyin değişim ve gelişim içinde olması gibi dil de sürekli bir değişim halindedir. Günümüz teknolojisi sayesinde diller arasındaki iletişim de günden güne artmaktadır. Önümüzdeki yıllarda transparan kelimelerin artışına şahit olacağız.
Türkiye’nin Simultane Çeviri Şirketi
Lingopia’nın Türkiye’nin önde gelen kurumlarına simultane çeviri hizmeti verdiğini biliyor muydunuz? Uzmanlık gerektiren bu hizmet hakkında bilgi sahibi olmak için ilgili sayfamızı ziyaret edebilir; yoksa Fransızcadan Türkçeye geçen kelimeler listesini aşağıda inceleyebilirsiniz.
A’dan Z’ye kapsamlı bir liste:
abajur-abat-jour
abaküs-abacus
abiye-habillé
ablatif-ablatif
abone-abonné
adaptasyon-adaptation
adres-adresse
agnostisizm-agnosticisme
akasya-acacia
akor-accord
akrobat-acrobate
aksan-accent
aktinyum-actinium
aktris-actrice
aktör-acteur
aktüel-actuel
akvaryum-aquarium
albatros-albatros
albüm-album
alfabe-alphabet
alfabetik-alphabétique
algoritma-algorithme
alkol-alcool
alkolik-alcoolique
alkolizm-alcoolisme
alman-allemand
alo-allô
alyans-alliance
alüminyum-aluminium
amatör-amateur
ambargo-embargo
ambulans-ambulance
amerikan-américain
amfibik-amphibique
amip-amibe
amiral-amiral
amper-ampère
ampul-ampoule
anakronizm-anachronisme
ananas-ananas
anarşi-anarchie
anatomik-anatomique
anemi-anémie
animizm-animisme
anjiyo-angiographie
anjiyografi-angiographie
anket-enquête
ansiklopedi-encyclopédie
antibiyotik-antibiotique
antilop-antilope
antioksidan-antioxydant
antrepo-entrepôt
anyon-anion
anüs-anus
aort-aorte
apandisit-appendicite
ar-are
argo-argot
argon-argon
aromatik-aromatique
arpej-arpège
arsenik-arsenic
artrit-arthrite
arşiv-archives
as-as
asansör-ascenseur
aseton-acétone
asimptot-asymptote
asistan-assistant
asit-acide
astronomi-astronomie
astronot-astronaute
astım-asthme
ateist-athéiste
ateizm-athéisme
atmosfer-atmosphère
atom-atome
avantaj-avantage
avantür-aventure
avukat-avocat
azot-azote
bale-ballet
balon-ballon
bandaj-bandage
bank-banc
banliyö-banlieue
baraj-barrage
barbar-barbare
baryum-baryum
baz-base
bej-beige
berilyum-béryllium
bermuda-bermuda
beton-béton
biberon-biberon
biftek-bifteck
bikini-bikini
bisiklet-bicyclette
bisküvi-biscuit
biyoloji-biologie
bizmut-bismuth
bluz-blouse
boks-boxe
boksör-boxeur
bor-bore
botanik-botanique
brom-brome
broş-broche
buton-bouton
bürokrasi-bureaucratie
bürokrat-bureaucrate
büst-buste
bütan-butane
büz-buse
ceket-jaquette
daktilo-dactylo
dans-danse
deizm-déisme
dekar-décare
demokratik-démocratique
deplasman-déplacement
depo-dépôt
depresif-dépressif
depresyon-dépression
desibel-décibel
determinizm-déterminisme
dezenfektan-désinfectant
diferansiyel-différentiel
dinamit-dynamite
dinozor-dinosaure
diplomatik-diplomatique
disiplin-discipline
diskotek-discothèque
disprosyum-dysprosium
diyabet-diabète
diyalog-dialogue
diyapazon-diapason
doktor-docteur
dosya-dossier
dublör-doubleur
düalizm-dualisme
düet-duet
dük-duc
dünit-dunite
düşes-duchesse
egoizm-égoïsme
ekinoks-équinoxe
ekler-éclair
ekran-écran
ekvator-équateur
elektrik-électrique
elektromanyetizma-électromagnétisme
elektron-électron
elips-ellipse
embriyo-embryon
emperyalizm-impérialisme
endüstri-industrie
enerji-énergie
enfeksiyon-infection
enflasyon-inflation
enformasyon-information
enjektör-injecteur
ensest-inceste
enstrümantal-instrumental
entegrasyon-intégration
entelektüel-intellectuel
enteresan-intéressant
entomoloji-entomologie
epe-épée
eroin-héroïne
erotik-érotique
etik-éthique
etiket-étiquette
etimoloji-étymologie
etnik-ethnique
fakülte-faculté
far-phare
far-fard
fayton-phaéton
faşist-fasciste
federasyon-fédération
feminizm-féminisme
festival-festival
fetiş-fétiche
fibrinojen-fibrinogène
figüran-figurant
film-film
filozof-philosophe
final-final
fizik-physique
fizyoloji-physiologie
flor-fluor
flu-flou
fok-phoque
fondöten-fond de teint
fonksiyon-function
fosfor-phosphore
fosil-fossile
fotokopi-photocopie
fotoğraf-photographe
fragman-fragment
frambuaz-framboise
frekans-fréquence
fren-frein
fresk-fresque
fötr-feutre
füze-fusée
gadolinyum-gadolinium
gaf-gaffe
galaksi-galaxie
galoş-galoche
galyum-gallium
gamet-gamète
gar-gare
garanti-garantie
garson-garçon
gayzer-geyser
gen-gene
geometri-géométrie
germanyum-germanium
gitar-guitare
gişe-guichet
gondol-gondole
goril-gorille
gramer-grammaire
gri-gris
gril-grille
grip-grippe
grup-groupe
halüsinasyon-hallucination
hektar-hectare
helikopter-hélicoptère
helyum-hélium
hemofili-hémophilie
hepatit-hépatite
heteroseksüel-hétérosexuel
hidrat-hydrate
hidrojen-hydrogène
hiperbol-hyperbole
hipermetrop-hypermétrope
hitit-hittite
hititoloji-hittitologie
holmiyum-holmium
homonim-homonyme
homoseksüel-homosexuel
idealist-idéaliste
idealizm-idéalisme
ideoloji-idéologie
indiyum-indium
integral-intégral
iridyum-iridium
ironi-ironie
iskelet-squelette
iterbiyum-ytterbium
itriyum-yttrium
japon-japon
jargon-jargon
jartiyer-jarretière
jelatin-gélatine
jenerasyon-génération
jeoloji-géologie
jorjet-georgette
judo-judo
kabin-cabine
kabine-cabinet
kablo-câbleau
kadmiyum-cadmium
kafein-caféine
kalibre-calibre
kalomel-calomel
kalori-calorie
kalsiyum-calcium
kanal-canal
kanguru-kangourou
kano-canot
kanser-cancer
kantin-cantine
kapüşon-capuchon
karakter-caractère
karamel-caramel
karbon-carbone
kare-carré
kariyer-carrière
karne-carnet
kartograf-cartographe
kartografi-cartographie
kartpostal-carte postale
kastanyet-castagnette
katakulli-fait accompli
katalog-catalogue
katamaran-catamaran
katedral-cathédrale
kategori-catégorie
katyon-cation
kavalye-cavalier
kazak-casaque
kinematik-cinématique
klavye-clavier
klima-climat
klitoris-clitoris
klor-chlore
klorofil-chlorophylle
klostrofobi-claustrophobie
kobalt-cobalt
kobra-cobra
kod-code
kolektif-collectif
kolye-collier
komedi-comédie
komik-comique
komünizm-communisme
kondom-condom
konferans-conférence
kongre-congrès
konser-concert
kontes-comtesse
koridor-corridor
korse-corset
korvet-corvette
kosinüs-cosinus
kravat-cravate
krep-crêpe
kripton-krypton
kriter-critère
kriz-crise
krizantem-chrysanthème
krom-chrome
kromozom-chromosome
kronometre-chronomètre
külot-culotte
kült-culte
kültür-culture
kürtaj-curetage
lazer-laser
levye-levier
lig-ligue
liret-lirette
lise-lycée
lityum-lithium
lorentiyum-lawrencium
lökoplast-leucoplaste
madam-madame
magnezyum-magnésium
makyaj-maquillage
manda-mandat
manganez-manganèse
maraton-marathon
marmelat-marmelade
masaj-massage
maske-masqué
maskulen-masculin
mastürbasyon-masturbation
mayo-maillot
mayonez-mayonnaise
mazoşizm-masochisme
melankolik-mélancolique
mersi-merci
mesaj-message
metot-méthode
metrdotel-maître d’hôtel
metre-mètre
metres-maîtresse
migren-migraine
mikroorganizma-microorganisme
mikrop-microbe
mikroskop-microscope
milimetre-millimètre
milyarder-milliardaire
milyoner-millionnaire
misket-mousquet
mistik-mystique
mistisizm-mysticisme
misyon-mission
miyop-hypermétrope
model-modèle
modernizm-modernisme
molibden-molybdène
monarşi-monarchie
morfin-morphine
mors-morse
müge-muguet
müze-musée
müzikal-musical
müzisyen-musicien
narkotik-narcotique
neon-néon
nikel-nickel
niyobyum-niobium
noel-noël
nosyon-notion
nöron-neurone
nükleer-nucléaire
ofis-office
oje-onglé
oksijen-oxygène
oligarşi-oligarchie
omlet-omelette
organizasyon-organisation
orgazm-orgasme
otel-hôtel
otizm-autisme
oto-auto
otobüs-autobus
otogar-autogare
otostop-autostop
paladyum-palladium
pantalon-pantalon
pantolon-pantalon
papyon-papillon
parabol-parabole
paradoks-paradoxe
paranoya-paranoïa
parti-partie
pasaport-passeport
patoloji-pathologie
patron-patron
pelerin-pèlerine
pelikan-pélican
peron-perron
personel-personnel
pijama-pyjama
pipet-pipette
piramit-pyramide
piton-python
piyon-pion
plaj-plage
plastik-plastique
platform-plate-forme
polen-pollen
polis-police
polonez-polonaise
popüler-populaire
potasyum-potassium
pozisyon-position
pozitif-positif
prens-prince
prensip-principe
prezervatif-préservatif
primitif-primitif
profesyonel-professionnel
profiterol-profiterole
program-programme
prostat-prostate
provokasyon-provocation
psikiyatr-psychiatre
psikiyatrist-psychiatriste
psikolog-psychologue
psikoloji-psychologie
psikoterapi-psychothérapie
puan-point
puding-pudding
pünez-punaise
raket-raquette
randevu-rendez-vous
rapor-rapport
ray-rail
reaksiyon-réaction
reaktif-réactif
referandum-référendum
reklam-réclame
ritüel-rituel
rodyum-rhodium
roman-roman
romantik-romantique
rubidyum-rubidium
ruj-rouge
rumen-roumain
rutenyum-ruthénium
röportaj-reportage
röpörtaj-reportage
saksafon-saxophone
sandal-sandale
sandalet-sandalette
seans-séance
sekreter-secrétaire
seks-sexe
sektör-secteur
selenyum-sélénium
sembol-symbole
senaryo-scénario
sendika-syndicat
sendrom-syndrome
sentaks-syntaxe
seramik-céramique
sezon-saison
silisyum-silicium
sinema-cinéma
sinematograf-cinématographe
sinüs-sinus
sirk-cirque
sismik-sismique
sistemik-systémique
site-cité
sitoloji-cytologie
skandal-scandale
skandiyum-scandium
sodyum-sodium
sos-sauce
sosis-saucisse
sosyal-social
sosyoloji-sociologie
spor-sport
spor-spore
stat-stade
strateji-stratégie
stronsiyum-strontium
strüktür-structure
süje-sujet
sümeroloji-sumerologie
süper-super
süperpozisyon-superposition
sürpriz-surprise
sütyen-soutien-gorge
tablo-tableau
tanjant-tangent
taşeron-tâcheron
teist-théiste
teizm-théisme
teknetyum-technétium
teknoloji-technologie
teknolojik-technologique
telefon-téléphone
teleskop-télescope
televizyon-télévision
tendon-tendon
teorem-théorème
teori-théorie
terbiyum-terbium
terörist-terroriste
terörizm-terrorisme
tipik-typique
tipografi-typographie
tirbuşon-tire-bouchon
titan-titane
totem-totem
trafik-trafic
travma-trauma
tren-train
trigonometri-trigonométrie
tulyum-thulium
turist-touriste
tuvalet-toilette
türban-turban
valiz-valise
vampir-vampire
vanadyum-vanadium
veteriner-vétérinaire
vitrin-vitrine
vize-visa
volkan-volcan
zirkonyum-zirconium
çek-tchèque
çeçe-tsé-tsé
üniversite-université
şampanya-champagne
şampiyon-champion
şef-chef
şizofreni-schizophrénie
şömine-cheminée
şövalye-chevalier
Yağmur Özkat
Fransızcadan Türkçeye geçen kelimeler listesinde en çok karşılaşılan kullanımları paylaştık. Ayrıca ilginizi çekebilir:
Lingopia olarak Fransızca çeviri gibi hizmet taleplerinde simultane çeviri ve yazılı çeviri hizmetleri sunuyoruz. Bu gibi yazıları desteklemek için lütfen mesleğimizi anlatan Simultane Çeviri sayfamıza da göz atın!